Verimli Ders Çalışma Teknikleri
Öğrencilerin çoğu notları ve ders kitaplarını yeniden
okuyarak çalışıyorlar fakat psikologların hem laboratuvar deneylerinde hem de
sınıftaki öğrencilerin araştırmaları, bu yolun dersi öğrenmenin kötü bir
seçenek olduğunu gösteriyor. Verimli ders çalışmanın bir çok yolu var iken bunlar bilgi kartları, mindmap ve kendi kendine test etme
gibi aktif öğrenme stratejilerini kullanarak sürekli çalışmak çok daha
etkilidir.
1)
Notlarınızı ve okumalarınızı yeniden okumayın
Anketlerden,
öğrencilerin büyük çoğunluğunun ders çalışırken, ödevleri ve notları tekrar
okuduklarını biliyoruz. Çoğu öğrenci, bunun bir numaralı strateji olduğunu
düşünüyor.
Pek çok
araştırmadan gösteriyor ki, bilginin bu tür tekrarlayan geri dönüşümü, öğrenmek
veya daha kalıcı bilgiler yaratmak için özellikle iyi bir yol değildir. Örneğin
Washington Üniversitesi öğrencileriyle ilgili çalışmalar, yeniden bir ders
kitabı bölümünü okuduklarında sadece bir kez okuyanlara göre öğrenmede
kesinlikle hiçbir gelişme göstermediler.
Bir şeyi ilk kez okurken çok fazla anlayış elde
edersiniz. Ancak ikinci okumayı yaptığınızda, 'Bunu biliyorum, şunu da
biliyorum' duygusuyla okursunuz. Yani temelde, onu derinlemesine işlemiyor veya
ondan daha fazlasını seçmiyorsunuz. Çoğunlukla yeniden okuma üstünkörüdür ve sinsidir çünkü size
materyali çok iyi bildiğiniz yanılsamasını verir.
2-) Kendinize Birçok Soru Sorun
Bir metni iki kez okumak yerine bir kez okuyup sonra ders kitabı bölümünün arkasındaki soruları kullanarak veya kendi sorularınızı uydurarak kendinizi deneyin. Bilgiyi soru yoluyla kendimize sormak, daha iyi öğrenmenizi ve hafızanızı güçlendirmenizi sağlar.
Bilgileri hatırlamasanız bile soruları yanlış çözdüğünüzde size bilmedikleriniz hakkında yön gösterir ve hangi konuya geri dönüp çalışmanız gerektiğini bulmanızı sağlar. Bu şekilde çalışmanız daha etkili ve verimli olur.
Sorular sormak aynı zamanda daha derinlemesine anlamanıza da yardımcı olur. Dünya tarihini ve antik Roma ile Yunanistan'ın ne kadar ticaret ortakları olduğunu öğrendiğinizi söyleyin. Durun ve neden ticaret ortağı olduklarını kendinize sorun. Neden gemi imalatçısı oldular? Her zaman neden olması gerekmez, nasıl veya ne olduğunu sorabilirsiniz.
Soruları sorup açıklamaya çalışırken efektif bir anlayışa sahip oluyorsunuz. Haliyle bu anlayış sayesinde hafızanız öğrenmeye başlıyor. Bu nedenle, sadece okumak ve gözden geçirmek yerine, durun ve kendinize sorular sorun.
3-) Yeni bilgileri zaten bildiğiniz bir şeye bağlayın
Başka bir strateji; ikinci bir okuma
sırasında, metindeki ilkeleri zaten bildiğiniz bir şeyle ilişkilendirmeye
çalışmaktır. Daha iyi bir öğrenmek için yeni bilgileri önceki bilgilerle
bağlantı kuracak şekilde tasarlayın.
Örnek verecek olursak nöronun elektriği nasıl ilettiğini hatırlamaya çalışıyorsunuz. Bildiğiniz şeylerden biri, nöronu çevreleyen bir miyelin kılıfınız varsa nöron elektriği daha hızlı iletir. Nöron yolunu bir hortumdan akan suya benzetebilirsiniz. Su hızla içinden geçer ancak hortumu delerseniz, su sızar ve aynı akışı almazsınız.
4-) Bilgileri görsel bir biçimde ortaya koyun
Harika bir strateji yöntemidir. Diyagramlar,
görsel modeller veya akış şemaları yapmak gibi çeşitlendirebilirsiniz.
Başlangıçtaki bir psikoloji dersinde, klasik koşullanmanın akışını
çizebilirsiniz. Elbette klasik koşullanma hakkında okuyabilirsiniz ancak onu
gerçekten anlamak için kitaba bakmadan konu hakkında şemalar çizin. Daha sonra
bunun farklı yönlerini tanımlayın -koşul, uyarıcı vb.- bir akış şemasına koyup harita
oluşturun.
Aktif öğrenmeyi tetikleyen -kendi başınıza çalışma anlayışı üreten -her şey akılda tutmada çok etkilidir. Temel olarak öğrencinin katılım gösterip ilgili olması ve daha az pasif olması gerektiği anlamına gelir.
5-) Bilgi kartları kullanın
Bilgi kartları (Flash Cards) ders çalışmanın başka bir iyi yoludur. Bunları kullanmanın bir anahtarı da aslında doğru bulduklarınız üzerinde kendinizi yeniden test etmektir.
Pek çok öğrenci soruyu bir bilgi kartında yanıtlayacak ve doğru anlarlarsa desteden çıkaracak. Ancak bunun da iyi bir fikir olmadığı ortaya çıktı. Bilgileri tekrar etme eylemi önemlidir. Araştırmalar gösteriyor ki doğru kartı destede tutmak ve onunla tekrar karşılaşmak hafızaya bilgiyi kaydetmek için yararlıdır. Yanlış kartlarla biraz daha pratik yapmak isteyebilirsiniz ama doğru bulduklarınızı atmadan tekrar yapın.
"Tekrarlamak bir bütün olarak kötü değildir. Sadece akılsızca
tekrarlamak kötüdür."
6-)
Çalışmalarınıza aralık bırakın
"Pek çok öğrenci son dakikaya kadar bekler sonra sınav gecesi bilgiyi tekrar tekrar tekrarlar. Ancak araştırmalar bunun uzun süreli hafıza için işe yaramadığını gösteriyor. Bu testte başarılı olmanızı sağlayabilir. Fakat sınav bittikten sonra o kadar fazla bilgi tutamayacaksınız ve sonraki yıl, dersin üst konuları için bilgiye ihtiyacınız olduğunda, orada olmayacak.
Genellikle istatistik derslerinde oluyor. Öğrenciler gelecek yıl için geri geliyorlar ve görünüşe göre her şeyi unutmuşlar çünkü sadece sınavlara çalışmışlar.
Daha iyi fikir boşluk tekrarlar yapmaktır. Bir gün biraz pratik yapın sonra bilgi kartlarınızı kaldırın ardından ertesi gün çıkarın, ardından iki gün sonra. Çalışmalar, aralıklar bırakmanın gerçekten önemli olduğunu gösteriyor.
7-) "Matematikçi" diye bir şey yoktur
Stanford'da Carol Dweck'in gerçekten ilginç çalışmaları var. Öğrencilerin öğrenme konusunda iki zihniyetten birine sahip olma eğiliminde oldukları hakkında bulgulara ulaştı.
Biri sabit bir öğrenme modeli. 'Bu konu için belli bir yeteneğim var- örneğin kimya ya da fizik -ve yapabildiğim kadar iyi yapacağım. Veya bunu aşmak benim için çok zor ve iyi yapamayacağım. ' Diğeri ise bir gelişim zihniyetidir: Öğrenmenin etkili stratejiler kullanmayı, işi yapmak için zaman ayırmayı ve sürece dahil olmayı içerdiğini söyler ve bunların hepsi bir konu için kapasitenizi kademeli olarak artırmanıza yardımcı olur.
Zihniyetlerin öğrencilerin ne kadar başarılı olduklarını tahmin ettiği ortaya çıktı. Gelişen zihniyete sahip öğrenciler buna bağlı kalma, zorluk karşısında, sebat etme ve zorlayıcı sınıflarda başarılı olma eğilimindedir. Sabit zihniyete sahip öğrenciler gelişme eğiliminde değildir.
Öyleyse buradan öğretmenler için ders şu ki,
öğrencilerle konuşabilir ve gelişim zihniyetinin gerçekten daha doğru bir model
olduğunu ileri sürebilirseniz -ve öyle- o zaman öğrenciler yeni stratejiler
denemeye ve derse sadık kalmaya daha açık olurlar. Yetenek, zekâ ve öğrenmenin
ona nasıl yaklaştığınızla ilgisi var. Bir öğretmen en zeki çocuğu alçaltabilir
ve en tembel çocuğu da yükseltebilir. O yüzden yöntemler çok önemlidir.
0 Yorumlar